Sayfalar

22 Kasım 2009 Pazar

YAŞASIN 25 KASIM EMEKÇİ GREVİ!






KAMUOYUNA…


Egemenlerin global mali kriz ile beraber faturasını işçi sınıfı ve emekçilere çıkarmak için arttırdığı ekonomik-siyasal ve askeri saldırıları hiç durmadan devam etmektedir. Daha fazla yoksulluk, daha fazla sömürü, daha fazla işsizlik ve daha fazla hak gaspı anlamına gelen bu saldırıların bir yandan da “Yeni Sendika ve Toplu İş Sözleşmesi” yasalarıyla hukuki altyapısını örmeye çalışan Emperyalistler ve onların yerli uşakları, gün ve gün işçi ve emekçilerin yaşamlarını karabasana çevirmeye çalışmaktadırlar.
Gün geçtikçe büyüyen işsizler ordusu, har(a)çlarına zam üstüne zam yapılan üniversite öğrencileri, ekemez biçemez duruma getirilen yoksul köylüler, maaşlarına elektrik,su,doğalgaz ve ulaşım zam oranından çok küçük zaman yapılan emekçi memur, işçi ve emekliler bir avuç asalak sınıfın karı için adeta yoksulluğa-açlığa mahkum edilmeye çalışılıyor. Çalışma süreleri uzatılarak,ücretler düşürülmeye çalışılarak ve hükümet İşsizlik Sigorta Fonunda birken parayı sermayeye aktararak patronların ekmeğine yağ sürüyor.
Özellikle bu süreçte sendikaların görevi tarihsel olarak daha belirgin ve önemli bir hal alırken; ne yazık ki mevcut sendikaların bir çoğu bu önemli misyonu yürütmekten uzak bir yerde duruyor. İşçi sınıfı ve emekçilerin kazanılmış haklarına göz diken AKP’nin karşısında direngen ve kararlı bir duruş sergile-ye-meyen sendika yönetimleri AKP’nin daha çok pervasızlaşmasına dolaylı veya dolaysız zemin hazırlamaktadırlar.
Özellikle yıllardır neo-liberal politikalar ekseninde “esnek üretim” vb uygulamalarla yeniden şekillendirilmeye, esasta daha çok sömürülmeye çalışılan emekçiler bu süreçte diğer kesimler gibi canları en çok yanan çalışan kesimi oluşturuyorlar. Mevcut yasalar emekçi memurların çalışma ve sendikal durumuna yanıt vermekten çok uzaktır. Ve yeni saldırılara yanıt olarak artık seslerini “TİS ve Grev” hakkı için daha yüksek haykırmak için 25 Kasımda greve gidiyorlar. Üretimden gelen güçlerini kullanarak , yaşamı durdurarak greve gidiyorlar. Postada, okulda,maliyede,adliyede,hastane ve ülkenin bir çok işkolundaki emekçi memurlar 25 Kasım da insanca yaşam ve sendikal haklar için tüm emekten yana, emekçiden yana halkı 25 Kasımdaki “grevlerine” davet ediyorlar. “Okullara,postaneye,maliyeye,havaalanına vb. gitmeyin!” ,”grevimize destek verin1” çağrısında bulunuyorlar. “Ancak üretimden gelen gücünü kullanan örgütlü emekçiler haklarını kazanacaktır” bilinciyle bizde Devrimci Demokrat Sendikal Birlikten Emekçiler olarak tüm emekçi kardeşlerimizin yanında saflarda yerimizi alacağımız belirtmek isteriz. Zafer örgütlenen,birleşen ve direnen emekçinin olacaktır!
Yaşasın 25 Kasım Grevi!
Yaşasın Sınıf Dayanışması!
Birlik-Mücadele-Zafer!


DEVRİMCİ DEMOKRATİK SENDİKAL BİRLİK EMEKÇİLERİ

6 Kasım 2009 Cuma

Cesur Çuval işçilerinden eylem çağrısı...!


Kartal'da bulunan Cesur Çuval'da çalışan işçiler işten atma saldırısı ve hak gasplarına karşı mücadele ediyorlar.

Cesur Ambalaj işçileri gaspedilen hakları ve maruz kaldıkları baskılara karşı, Cesur Çuval patronundan ve görevini yapmayan sendika başkanlarından hesap sormak için 7 Kasım Cumartesi günü Taksim Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirecekler.
Basın açıklaması:
Tarih: 7 Kasım Cumartesi
Saat: 15:00
Yer: Taksim Meydanı

Tüm ilerici, devrimci sendika ve kitle örgütlerine:
Basına ve kamuoyuna

Bizler Cesur Ambalaj A.Ş.'de çalışan ve atılan işçileriz.

Bir seneyi aşkın bir zamandır çalıştığımız Cesur Çuval fabrikasında patronun kazanılmış sosyal haklarımıza yönelik saldırısına maruz kalıyoruz. Bu süre zarfında üç ikramiyemiz gasp edildi, yakacak, erzak vb. haklarımıza el konuldu ve aynı zamanda ücretlerimiz kuşa çevrilerek ödendi.
Bizler gece gündüz durmadan üç vardiya ve yoğun mesailerle çalıştığımız, günde tonlarca malı yurt içine ve yurt dışına gönderdiğimiz halde, gasp edilen bu haklarımızın verilmeyişini Cesur Çuval patronu Mehmet Cesur krizin etkileri olarak tanımlıyor. Krizi bahane göstererek elimizdeki son krırıntılara da göz dikenler trilyonluk bir iplik makinesini İran'da kurulu bulunan fabrika için satın alabiliyorlar.
Cesur Çuval, krizi işçilere saldırıya dönüştürmekte ve kazanılmış hakların tırpanlanmasına bir örnektir. Gerçekte üretim hacmi durmadan büyüyen hatta halen işçi alımına devam eden bu firmada on yıllık bir usta makineci ancak asgari ücretten on, yirmi lira fazlasına çalışmaktadır.
Yaşanan bu saldırılar karşısında özellikle de ücretlerimizi zamanında alabilmek için ilk olarak 5 Ekim tarihinde bir gün iş durdurduk. Ağustos ayının maaşlarını ancak bu eylemle alabildik. Gerçekleştirdiğimiz bu eylemde patron bundan sonra maaşların düzenli ödeneceği sözü vermesine rağmen bu sözünü yine tutmadı.

Bu tablo üzerine 4857 sayılı iş kanununun 34. maddesinden doğan ve işçinin ücretini zamanında alamadığı taktirde üretimi durdurma hakkına dayanarak 26 Ekim pazartesi günü sabah 07:00 vardiyasının başlamasıyla beraber işi dururduk. İş durdurma eylemine bu sefer sadece üç bölüm katılınca patron saldırıya geçti ve vardiya bitişi öncü işçi arkadaşlarımızdan birini 25. maddeden tazminatsız işten attı. 15:00 vardiyası daha başlamadan bu vardiyadan da iki öncü işçi arkadaşımız aynı maddeden ve aynı gerekçeyle işten çıkartıldı. Ve gün içinde 23:00 vardiyasından bir arkadaşımız ve daha sonrada üç arkadaşımız daha işten çıkartılmış oldular.

Patronun bizleri işten atma gerekçesi işçileri kışkırtmak, yasadışı grev örgütlemek ve bildiri dağıtmaktır. Burada yasadışı bir uygulama yapılmıştır ama bunu yapan biz işçiler değil patronun, yani Mehmet Cesur'un ta kendisidir.
Bizlerin haklarını ve ücretlerini çaldığı yetmemiş gibi bizleri gayri yasal bir biçimde işten çıkartarak haklarımızı savunmamızı engelleyebileceğini zannetmiştir.
Bizler Cesur Çuval işçileri olarak 2004 yılının Ocak ayında çalışma koşullarımızı düzeltmek için örgütlendik ve DİSK Tekstil Sendikası’na üye olduk. Sendikalaşma sürecimizde atılan işçi arkadaşlarımızla beraber bizlerde üretimi durdurarak hep birlikte eyleme geçtik. Üç gün süren direnişimizin ardından DİSK Tekstil Sendikası Başkanı ve Süleyman Çelebi Cesur Çuval patronu ile sözleşmeye oturdu. Ama bu sözleşme bir satışla sonuçlanarak 68 işçi arkadaşımızın işine son verilmesi ile sendika içeri girmiş oldu.
O zamandan sonra bir toplu sözleşme yapıldı fakat bu sözleşmenin hükümleri fabrikada uygulanmadı. Sendika bu hükümleri uygulama adına bir gün olsun gayret göstermedi. Hatta o dönem sendikaya üye olan işçiler dışında bir işçiyi dahi sendikaya üye yapmadılar. Bugün bin civarında çalışanı olan bu fabrikada sendikalı işçi sayısı yüz elliyi geçmez. O zamandan bu zamana ücretlerimizdeki sendika kesintisinin dışında sendikanın ne adını ne de kendini fabrikada görebildik. Bu son yaşanan süreçte de karşılaştığımız saldırılara ve hakgasplarına karşı gerçekleştirdiğimiz eylemlerde sendika ne bir kez olsun bizleri aramış ne de yanımıza gelmiştir.

Tüm kamuoyu önünde bu yaşanan süreci anlatmak Cesur Çuval patronundan hesap sormak, görevini yapmayan sendika başkanlarından hesap sormak için 5 ve 7 Kasım tarihlerinde eylemde olacağız. Tüm ilerici, devrimci, sendikaları, kitle örgütlerini, direnişçi işçi kardeşlerimizi ve basın emekçilerini yanımızda görmek ve eylemimize destek olmaya çağırıyoruz.

DİRENİŞTEKİ KARARLILIK VE COŞKU ETKİNLİĞEDE YANSIDI...!


Esenyurt Belediyesi’nde sendikalı oldukları için işten atılan belediye işçileri 76 gündür, Esenyurt Belediyesi önünde ve çeşitli merkezi yerlerde eylem ve etkinlikler gerçekleştirerek haklarını savunuyorlar.

Direnişin 76. gününde, Belediye-İş 2 No’lu Şube bir dayanışma etkinliği gerçekleştirerek, belediye işçileri işe geri dönene kadar mücadele edeceklerini haykırdı.

Esenyurt’ta bulunan Yorum Düğün Salonu’nda 1 Kasım günü gerçekleştirilen etkinliğe İSG, Halkalı Kağıt, Sinter Metal, Entes, Okmeydanı SSK direnişçilerinin yanısıra yüzlerce işçi ve emekçi katıldı. Ayrıca etkinliğe Belediye İş Sendikası 1 ve 5 No’lu, Tüm Bel-Sen 1 No’lu, Eğitim-Sen 1 No’lu, Deri İş Genel Merkez ve Tuzla Şube Yöneticileri destek verdiler.

Salonda “Sendikal hakkımız engellenemez!”, “Yolsuzluk ve yoksulluğa hayır!”, “Özgürlük mücadele eden işçilerle gelecek!” pankartları ile , “Hak gasplarına ve rantçılığa karşı direnen emekçilerin yanındayız! / Esenyurt’ta direnen belediye işçileri ve Pazar emekçileri ile dayanışma platformu!” pankartı yer aldı. Kürsüye ise “Belediye-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şube” pankartı asıldı.

Saat 13.15’te başlayan etkinlikte açılış konuşmasının ardından Bitlis Yöresi halk oyunları ekibi folklor gösterimi sundu. İlgiyle izlenen folklor gösteriminin ardından direnişçi belediye işçisi Fatih Albayrak bir konuşma yaptı.

Albayrak yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“76 gündür sürdürdüğümüz haklı direnişimizin zorlu geçeceğini biliyorduk. Genel merkezimiz ve direnişimize destek verenlerin yardımıyla direnişimiz daha da güçlendi. İşten atılanların sadece bizler olmadığını gördük. Bizler baskılara rağmen buradayız. Direnişe destek verenlere teşekkür ediyoruz.”

Sonrasında Belediye-İş Sendikası yöneticilerinden Erdoğan Kepeli kısa bir konuşma yaptı. Kepeli yaptığı konuşmada, “Tarihte direnenler hep kazanmamıştır ama kazananlar hep direnenler olmuştur. Esenyurt Belediye işçileri de kazanacaktır” dedi.

Ardından Grup İsyan Ateşi sahneye çıkarak ezgileriyle direnişe destek verdi. İsyan Ateşi’nin ezgileriyle çekilen halayların ardından Belediye-İş Sendikası 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Gülüm bir konuşma yaptı.

Gülüm yaptığı konuşmada son 1 yılda kapitalizmin yaşadığı kriz nedeniyle 1,5 milyon kişinin işten atıldığını, TİS’lerde sıfır zamlara “evet” denildiğini sendikaların bu saldırılara karşı yeteri kadar mücadele etmediğini vurguladı. Gülüm ayrıca esnek çalışmanın yasallaştığını, sağlığın paralı hale getirildiğini, kıdem tazminatının gaspı ve sendikalar yasasıyla ellerinde kalan hakları alarak, işçilerin kölece çalıştırılmak istendiğini belirtti. Direnişe başından beri destek sunan işçi emekçilere, kitle örgütlerine teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı.

Hasan Gülüm’ün ardından Esenyurt’ta direnen belediye işçileri ve pazar emekçileri ile dayanışma platformu adına bir konuşma yapıldı. Yapılan konuşmada Esenyurt belediye işçilerinin direnişi selamlandı ve direnişin sonuna kadar işçilerle birlikte mücadeleyi büyüteceklerini belirtti. Direnişe destek verme, sınıf dayanışmasını yükseltme çağrısıyla konuşmasını sonlandırdı.

Platform adına yapılan konuşmanın ardından EMEP ve DDSB’nin etkinliğe gönderdiği mesajlar okundu. Ardından Servet Kocakaya Kürtçe ezgiler seslendirdi. Kocakaya’nın söylediği şarkılarla beraber halaylar çekildi. Çekilen halayların ardından Yurtiçi Kargo, Okmeydanı SSK direnişçi işçileri ve Tekstil-Sen’in etkinliğe gönderdiği mesajlar okundu. Okunan mesajların ardından UİD-DER tiyatro grubu, “Hamdolsun direnişteyiz!” adlı oyunu sergilediler. Oyun izleyicilerden büyük beğeni topladı. Yurtsever Cephe İşçi Birliği ve PARTİZAN’‘ın gönderdiği mesajlarla etkinlik devam etti.

Grup Munzur’un söylediği marşların ardından Esenyurt İşçi Kültür Evi bünyesinde kültürel faaliyet gösteren Tanyeli şiir grubu, okudukları şiirlerle mücadeleye çağırdılar. Direnişçi işçilerin gerçekleştirdiği etkinlik Erdal Bayrakoğlu’nun söylediği şarkılarla devam etti. Etkinlik çekilen horonların ardından sona erdi.

Etkinlik boyunca, “Yaşasın Esenyurt direnişimiz!”, “Yılgınlık yok, direniş var!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Sendika hakkımız direnerek alırız!”, “Direniş sürüyor, dayanışma büyüyor!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganları atıldı.