26 Haziran 2009 Cuma
DDSB PROGRAM KURULTAYINI GERÇEKLEŞTİRDİ !
“HAK VERİLMEZ ALINIR, ZAFER SOKAKTA KAZANILIR.”
Bir dönemdir, sürece yanıt verebilecek bir örgüt yaratma hedefiyle çalışmalarını yoğunlaştıran DDSB, 21 Haziran günü Taksim-Makine Mühendisleri odasında Türkiye’nin değişik bölgelerinden gelen DDSB’liler ve dostlarının katılımıyla “Program Kurultayını gerçekleştirdi.
“DDSB’nin kısa tarihi ve içinden geçtiğimiz sürecin işçi sınıfı ve emekçileri örgütlemek için esasında ne kadar uygun bir süreçte olduğumuza ve işçi ve emekçileri sınıf sendikacılığı perspektifiyle örgütlemenin ve onlara demokratik-ekonomik hak ve taleplerde önderlik etme iddiasını bu kurultayla bir ileri aşamaya taşınması gerektiğine” değinilen açılış konuşmasından sonra tüm şehit olan işçi kardeşlerimiz şahsında savaşarak düşen devrimci ve komünistler için 1 dakikalık saygı duruşu gerçekleşti. “15–16 Haziran Büyük İşçi Direnişi Ruhunu Kuşan” isimli kısa sine vizyon gösteriminin ardından 13 Mayıstan bu yana “kriz bahanesi ile işten atılan Gülistan Kobatan “ krizi bahane eden patronun daha öncede işçi çıkardığını ama toplu işçi tepkisini kırmak için teker teker işçilerin işlerinden olduğunu ama kedisinin “sınıf bilinçli” bir işçi olduğu için Emine Arslan’ın yolundan giderek zaferi kazanacağına inandığını; şu süreçte ihtiyacı olan en önemli olan şeyin sadece kendisi için değil tüm direnişteki işçiler için hayati öneme sahip olan “dayanışmak” olduğunu” ifade etti. Kobatan’ın ardından 1 yılı aşkın süredir direnişte olan ve Yargıtay’ın kararından sonra fabrika önündeki direnişi bitiren, ama asıl direnişin de tamda şimdi başladığına değinen Desa Direnişçisi ve Deri-İş üyesi Emine Arslan; “birçok tehdit ve onca zorluğa rağmen direnmekten başka çare olmadığına inandığına ve yüksek miktarda para önerilmesine rağmen sendikadan istifa etmeden onuruyla önce kendisi daha sonrada işçi kardeşleri için direnişi devam ettirdiğine, işçilerin bilinçlenmekten başka örgütlenmekten başka kurtuluşlarının olmadığını,15–16 Haziran ruhunu büyütmemiz gerektiğini ve direnişin süreceğini” ifade etti ve “Ben ve sendikamda söz verdik direnmeye sonuna kadar direndik, sendikam olmasa direnemezdim ” diyerek konuşmasına son verdi.
Kurultaya DDSB’lilerin hazırladığı sunumlarla devam edildi. Birinci sunumda emperyalizmin özellikle 1980 sonrasından günümüze Türkiye üzerindeki politikalarını, neo-liberal politikaların ve son süreçteki krizin etkilerini içeren “1980 Sonrasından Günümüze Emperyalist Politikalar ve Kriz, Ülkemize Etkileri” konulu sunumun ardından “işsizlik” ile ilgili istatistikî verileri sunan arkadaş; işsizliğin günümüzün en önemli toplumsal olayların en önemlilerinden birisi olduğuna ve krizin etkisiyle çığ gibi büyüyen bir etkiye sahip olduğuna, her işsiz bir işçi adayı, her işçi de bir işsiz adayı olduğuna değinilen sunum “Ancak; bir arada, birleşik ve örgütlü mücadeleyi kavratma yönlü bir hatta sahip olan bir pratiği sergilemek, işsizlerin de örgütlenmelerinin önünü açacak bir çalışmanın başlatılması ve bu konuda hangi araçları kullanacağımız da önemli olacaktır. İşsizler de işçi sınıfının bir parçasıdır. Bu nedenle işsizlerin de örgütlenmelerine ilişkin yapılacak çalışma işçi sınıfı içinde yapılacak bir çalışmadan bağımsız değildir.” İfadeleriyle sunumunu bitirdi. Ardından ATV-Sabah direnişçisi Uğur GÜÇ ise “ sistemin her cumartesi yaptıkları Taksim Tramvay durağı-Galatasaray Lisesi yürüyüşüne 2 haftadır izin verilmediğini, direnişteki arkadaşlarının moral- motivasyonun kararlılık ve inançla yüksek olduğunu, zaferi kazanacaklarından kuşkuları olmadığını” belirten bir konuşma yaptı.
Tüm çalışanlar için sendikaların önemi üzerine kısa bir değiniden sonra,” Türkiye’nin Sendikal Hareketinin ve Konfederasyonların Türk-İş’in bizzat emperyalistler tarafından kurulmasından bu yana “devletçi-uzlaşmacı, sarı, bürokratik ve reformcu yüzlerinden bir şey kaybetmediklerini, var olan Konfederasyon yönetimlerinin özellikle şu süreçte hiçbir çalışanların sorunlarına yanıt bulmaktan çok uzak olduğuna; ve ancak bu durumu yönetimlere sınıf sendikacılığı çizgisini hakim hale getirebilirsek sendikalarında gerçek rollerini oynayabileceklerine” değinilen İşçi Sınıfı İçin Sendikalar ve Sendikaların Durumu sunumun ardından Eğitim-Sen’li emekçilerde Kesk’in ve Eğitim-Sen’in güncel duruma ilişkin eleştirel konuşmalarından sonra “bir işçiyi örgütlemenin ailesiyle beraber örgütlemek anlamına geldiğini, işçi sınıfının ve emekçilerin günümüzde üretimin çok parçalı hale gelmesinden kaynaklı yaşam alanlarında yapılacak faaliyetin ne kadar önemli olduğuna “ değinilen “İşçi Sınıfının Örgütlenmesinde Yaşam Alanları(Emekçi Mahalleler)” konulu sunumunu gerçekleştirdi.
Bir süreçtir üzerinden DDSB örgütlülüğünün ön açıcı ve sürece yanıt verebilecek bir program tartışma sürecini yaşadığına ve bu sürecin belirli boyutlarıyla öğretici ve toparlayıcı etkisine ve nihayetinde programın başlı başına bir ilaç olmadığını, ancak ve ancak programın pratikte kararlılık, ısrar ve inançla pratik olarak ete kemiğe büründürülürse verimli olacağına değinilen konuşmanın ardından en fazla tartışılan konular üzerindeki değişiklikler ve gerekçeleri de açıklanarak DDSB Programının son hali sunuldu.
Sunumların arasında Yeni Demokrat Gençlik, ATİK-YDG, ATİGF-YDG ve ATİK’in Kurultaya gönderdikleri mesajlar okundu. Serbest kürsü bölümünden sonra “DDSB Programı” oybirliğiyle kabul edildikten sonra kurultay Birlik-Mücadele-Zafer sloganlarıyla coşkulu bir şekilde bitti.