Sayfalar

24 Aralık 2009 Perşembe

TEKEL İŞÇİLERİ HAKLARINI ARAMAYA DEVAM EDİYOR


Tekel’e bağlı fabrikaların kapatılması ve işten atma saldırısına karşı 15 Aralık sabahı Ankara'da AKP Genel Merkezi önünde Tek- Gıda İş Sendikası üyesi binlerce işçi toplandı. “Şartel İnecek Bu İş Bitecek”, “Üretirken İyiydik Şimdi Kötü Mü Olduk”, “Ben Tazminatımı Bağışlıyorum Siz Gençliğimi Verebilir Misiniz”, “Çocuklarımıza Onurlu Bir Gelecek İstiyoruz”, “Direne Direne Kazanacağız” dövizleriyle ve “Ölmek Var Dönmek Yok!", "Emekçiye Değil AKP'ye Barikat!", "İş Ekmek Yoksa Barış Da Yok!" sloganlarıyla alandaydılar. Biz de DDSB emekçileri olarak alanda işçilerin yanındaydık. Çeşitli illerden gelen işçilerin birkaçıyla röportaj yapma şansı bulduk.
Bazı yayın kuruluşlarının işçilerin söylediklerini yayınlayamayacaklarını söylerken, bizim söyledikleri her şeyi yayınlayacağımızı belirtmemiz üzerine işçiler DDSB’ye teşekkürlerini ilettiler. DDSB gibi örgütlerin bu tür alanlarda daha etkin olmasından mutluluk duyacaklarını belirttiler.
Aziz Atay-İzmir Torbalı Yazıcıbaşı yaprak tütün üretimi işçisi
- Merhaba… Süreci anlatır mısınız?
- Merhaba… Önce Tekel’i bölüp içkiyi özelleştirdiler, sonra sigarayı özelleştirdiler ve şimdi de kilidi vuruyorlar. Önceden 4-C diye bir şey yoktu kadrolu işçiydik. Şimdi kapatma maduruyuz. Taşeron işçisinden farkımız yok. En fazla 8 ay iş veriyorlar doktora gitme hakkımız yok hasta olma hakkımız bile yok. 4-C li çalıştırıp 550 TL ile yaşamamızı istiyorlar. Biz bu uygulamaları istemiyoruz. Biz özlük haklarımızı istiyoruz. İnsanca yaşamak istiyoruz. Çünkü biz gençliğimizi Tekel’e verdik, çoğu arkadaşımız bel fıtığı, boyun fıtığı oldu. En azımız 10 yıldır çalışıyor Tekel’de. Bizden kazanılmış haklarımızı almaya çalıyor, çok daha düşük ücrete güvencesiz köle gibi çalıştırmak istiyorlar. Bunları kabul etmediğimiz için buradayız.
- Aileniz bu durumdan nasıl etkileniyor?
- Benim dört çocuğum var, ben onların geleceği için buradayım. Lise, ortaokul ve ilkokulda okuyorlar. Söyledikleri maaşla bu çocukları okutmam ve ailemi geçindirmem mümkün değil. Bu haklarımız elimizden alırlarsa çocuklarımı okuldan almam gerekir. Soruyorum bu devlete; bu çocukların geleceğini nasıl sağlayacaklar? Ben zaten bu işe hükümlü kadrosuyla girmiştim. Bütün haklarımızı elimizden alırlarsa soruyorum; şimdi tekrar ne yapalım? Biz “suç işlemek” istemiyoruz. Bu durumda biz mi suçluyuz yoksa bizi açlığa yoksulluğa mahkûm edenler mi?
-TEKEL’in özelleştirilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bu kurum daha önce sattıkları PETKİM, TÜPRAŞ, Türk-Telekom gibi ülkenin ana kaynaklarını oluşturmakta, bunları satıyorlar ama İMF’ ye, DB’ ye ne hikmetse borcumuz azalmıyor. Bu paralar nerde ayrıca kaynaklarımızı dış ülkelerdeki şirketlere satıyoruz kalan borçlarımız nasıl ödeyeceğiz bilmiyorum? İşçiye zam yok ama elektiriğe, doğalgaza, suya zam çok. Milletvekilleri gelsin de 550 TL’ye kendileri karınlarını doyursunlar.
Mehmet Gün-Tek-Gıda İş İzmir 2 Nolu Şube
- Merhaba… Eylemden ne bekliyorsunuz?
-Bütün özlük haklarımızla diğer kurumlara yatay geçiş yapmak istiyoruz. Tekel’i biz satmadık, bedelini biz ödemeyeceğiz. 31.01.2010 tarihinde kapatılma kararları bütün Tekel kurumlarına tebliğ edildi. Memleketi kendi yandaşlarına peşkeş çekiyorlar, buna müsaade etmeyeceğiz. Bu eylemden sonra başka eylem yok, kazanana kadar buradayız Ankara’dan gitmeyeceğiz.
-Biliyorsunuz geçen aylarda da Kent- AŞ işçileri yürüyerek Ankara’ya geldiler. Direnişleri İzmir’de devam ediyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Kent-AŞ işçilerini destekliyorum. O arkadaşları sendikaları sahipsiz bıraktı. O arkadaşların da çocukları var. Sorunlarımız aynı, çözümü de birlikten geçiyor. Yani birlikte mücadele edersek kazanırız. Şu an sesimiz az çıkıyor ama yarın daha gür çıkacak.
- Aileniz bu durumdan nasıl etkileniyor?
Ailemin psikolojisi bozuldu. Buradan eli boş gidersek aileme ne diyeceğimi bilmiyorum. Baba sonunda ne olacak diyorlar. Cevap veremiyorum.
Kerem Kılıç-Adıyaman Tekel işçisi
-Merhaba, niye buradasınız? Eylemin amacı ne?
- Eylemler normalde hak almak için yapılır ama biz kazanılmış haklarımızı kaybetmemek için mücadele ediyoruz. Bu karara bizi “Sayın Erdoğan” zorladı. Tazminatlarımızı verip 4- C’li çalıştırmaya zorluyorlar. Kadın arkadaşlarımız bu durumu protesto edince tazminatları verilmemekle tehdit edildi ve bir aydır maaşlarını alamıyorlar. Başbakanlık yatma ve satma yeri oldu bizleri işten çıkmaya zorlayıp kendi yandaşlarını alacaklar. Biz sendikanın yanındayız. İş verdiniz de çalışmadık mı; Adıyaman, İzmir tütünlerini siz mi yüklediniz? Biz alınterimizle çalışıyoruz, emeğimizin karşılığını istiyoruz. Siz kaç tane hortumcuyu yakaladınız? Devletin işi sendikayla işçiyi bölmek. Onlar böl-parçala-yönet yapıyorlar. Bizse bugün burada birleşerek kazanacağımızı biliyoruz.
-TEKEL’in özelleştirilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
-TEKEL, dünyada en zengin kurumlardandı ve hala Türkiye’de en fazla veri ödeyen kurumlardandır. Durum böyle iken bu hazine niye satılmaktadır? Bunlar özelleştirmeden öte yandaşlarına peşkeş çekiyorlar. Bu devlet oyları bizden alıyor, kurumları emperyalist kapitalist ülkelerdeki şirketlere satıyorlar. Aynı zamanda tütüne, pancara konan kotalar da bu durumu destekliyor. Sigarayı tüketen bir toplumuz ancak tütüne konan kotadan kaynaklı üretemiyoruz. Yakın zaman da başta tütün olmak üzere birçok tarım ürünlerinde dışa bağımlı hale geliyoruz.
Süleyman Sönmezoğlu-Muş Tekel işçisi
-Son dönemde işçilere yönelik artan saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Bence krizin faturasını işçilerden, emekçilerden çıkarmaya çalışıyorlar. Bizleri 4-C’li çalışmaya zorlarken her şeye zam yapıyorlar. Hani bunlar çok adaletliydiler? O kadar polis alıyorlar da niye işçileri daha zor koşullarda çalışmaya zorluyorlar? Birileri karına kar katarken niye işçilerin ekmeğinden her gün bir parça daha azalıyor? Bunlarda din iman yok, hani Müslüman zulmetmezdi? Devletin işi işsize iş bulmak mı işçiyi işinden etmek mi?
-Teşekkürler…
Ankara DDSB